Kervan


Kervan


Geçtir ey Galya!
Kulağıma gönül alıcı efsaneler okuma!
Artık benden içine sığmaz türküler isteme!
Geçtir ey Galya! Yola koyuldu kervan.
 

Benim ve senin aşkın mı?... ah!
Bu da bir hikayedir.
Ama yarı yolda kalmış bu zamanda kimsenin
Akşam ekmeği için,
Artık aşk ve hikaye adına tahammülü kalmadı.
 

Mutlu ve açılmış olarak doğum günü kutlama gecende
Sen parlayan yirmi mum yakmak istersin.
Ama bu gece senin yaşıtın binlerce kız 
Uyumuş aç ve çıplak olarak toprağın üzerinde.
 

Güzeldir senin parmak uçlarının dansı ve cilvesi
Sazın perdeleri üzerinde,
Ama bu zamanın binlerce dokumacı kızı
Parmak uçlarındaki kir ve yarayla
Can vermekteler atölyelerin dar kafeslerinde,
Senin bir dilencinin önüne atar gibi
Onlara verdiğin az bir ücret için.
 

Ve senin ayaklarının altında raks eden bu yedi renkli halı
İnsanların hayat ve kanlarından almıştır rengini.
Halının dikeyinde ve yatayında, her çizgisinde: Binlerce sıkıntı.
Her gülün ve yaprağın suyu ve renginde: Binlerce utanç.
 

Burada binlerce temiz arzu yatmış,
Burada binlerce ateşin genç yokmuş olmuş,
Binlerce günahsız tatlı çocukların eli,
Dermansız hastalığa yakalanmış binlerce kızın gözü...
 

Geçtir ey Galya!
Öpüşme ve aşk gazellerini söyleme zamanı değil.
Her şeyde ateş ve kan rengi var bu zamanda.
Dudak ve ellerden kurtulma zamanı
Hayatın isyanıdır.
 

Yüzüme karşı gülme!
Senin tatlı bakışın bana haram olsun!
Bana haram olsun bundan sonra şarap ve aşk!
Bana haram olsun mutlu kalp atışları!
 

Dostlarım esir:
Bağşah’ın karanlık ve rutubetli hücrelerinde,
Harek sürgünündeki kızgın yalnızlıklarında,
Bu siyah cehennemin her kenar ve köşesinde.


Erkendir ey Galya!
Benim kulağıma gönül alıcı efsaneler okuma!
Şimdi benden içine sığmaz türküler isteme!
Erkendir ey Galya! Ulaşmamıştır kervan...


Seher vaktinin kristal bazuları
Kılıcı alıp gecenin karanlık perdesini yardığı gün,
Güneş bütün pencerelerden doğduğu gün,
Savaşçı dostlarımın gamze ve dudaklarındaki
Mutluluğun rengi ve kaybolmuş gülümsemeleri geri deldiği gün,
Ben de döneceğim o zaman,
Türkülere doğru, gazellere doğru, öpücüklere doğru,
Gül fışkıran gönül alıcı baharlara doğru,
Sana doğru
Ey aşkım!
             
                                              Huşeng İbtihac

 
 

کاروان

دیر است، گالیا!
در گوش من فسانه دلدادگی مخوان!
دیگر ز من ترانه شوریدگی مخواه!
دیر است گالیا! به ره افتاد کاروان


عشق من و تو ؟... آه

این هم حکایتی ست.
اما در این زمانه که درمانده هر کسی
از بهر نان شب،
دیگر برای عشق و حکایت مجال نیست.

 

شاد و شکفته در شب جشن تولدت
تو بیست شمع خواهی افروخت تابناک،
امشب هزار دختر همسال تو، ولی
خوابیده اند گرسنه و لخت روی خاک.


زیباست رقص و ناز سرانگشت‌های تو
بر پرده‌های ساز،
اما هزار دختر بافنده این زمان
با چرک و خون زخم سرانگشت هایشان
جان می کنند در قفس تنگ کارگاه
از بهر دستمزد حقیری که بیش از آن
پرتاب می کنی تو به دامان یک گدا.


وین فرش هفت رنگ که پامال رقص توست
از خون و زندگانی انسان گرفته رنگ.
در تار و پود هر خط و خالش: هزار رنج
در آب و رنگ هر گل و برگش: هزار ننگ.


اینجا به خاک خفته هزار آرزوی پاک
اینجا به باد رفته هزار آتش جوان
دست هزار کودک شیرین بی گناه
چشم هزار دختر بیمار ناتوان...


دیر است، گالیا!
هنگام بوسه و غزل عاشقانه نیست.
هر چیز رنگ آتش و خون دارد این زمان.
هنگامه رهایی لبها و دست هاست
عصیان
زندگی است.


در روی من مخند!
شیرینی نگاه تو بر من حرام باد!
بر من حرام باد از این پس شراب و عشق!
بر من حرام باد تپشهای قلب شاد!


یاران من به بند:
در دخمه‌ های تیره و نمناک باغشاه
در عزلت تب آور تبعیدگاه خارک،
در هر کنار و گوشه این دوزخ سیاه.


زود است، گاليا

در گوش من فسانه دلدادگي مخوان!

اکنون ز من ترانه شوریدگی مخواه!
زود است، گالیا! نرسیدست کاروان...


روزی که بازوان بلورین صبحدم
برداشت تیغ و پرده تاریک شب شکافت،
روزی که آفتاب
از هر دریچه تافت،
روزی که گونه و لب یاران همنبرد
رنگ نشاط و خنده گمگشته بازیافت،
من نیز باز خواهم گردید آن زمان
سوی ترانه‌ها و غزلها و بوسه ها
سوی بهارهای دل انگیز گل فشان
سوی تو،
عشق من!

                                      هوشنگ ابتهاج          

Bu şiir çevirisi Koza Düşünce Dergisi'nin 23. sayısında yayımlanmıştır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İran'da 'Laikler' ve 'Mollalar' Vuruldu!

Bekleyiş Penceresinde Bir Göz

Bir Medeniyeti Anlamak