İran'da 'Laikler' ve 'Mollalar' Vuruldu!* Birinci saldırı demokrasi sembolü İran Milli Şura Meclisi binasına yapılmıştır. Bununla İran’ın elde ettiği 'demokrasi' ve demokrasi başlığı altında insan hakları yönündeki çaba ve gayretlerine bir darbe yapılmak istendi. Bu durum doğrudan kendisini 'laik-sekuler' olarak tarif eden İranlılar için hiç şüphesiz bir 'Azrail' görevi görmüştür. Diğer bir saldırı ise muktedir molla sistemi ve aynı zamanda yeni İran’ın kurucusu İmam Humeyni ’nin kabrine yapıldı. Burası da molla ve muhafazakarlar için ayrı bir öneme sahiptir. Güvenlik güçlerinden birinin meclis binasının penceresinden küçük bir çocuğu kurtarırken çekilen fotoğrafı. İran , dün sabah saatlerinde acı bir olayla güne başladı. Maalesef meydana gelen saldırılarda aralarında sivil halkın da bulunduğu 16 kişi hayatını kaybetmiş ve 42 kişi de yaralanmıştır. İki farklı yerde saldırı düzenleyen altı teröristten ikisi yara...
Bekleyiş Penceresinde Bir Göz Ey gönül! Onun sokağında kime sorayım ki yar nerededir? Şukufe açmış bir bahçede kim sorar ki bahar nerededir? Kabe’nin örtüsü ve resmi bizim şevkimizin gayesi değildir. Daha yüksek bir kıble edinmişiz ki o kıblemiz nerededir? Ey sevgili! Sessiz aşkın sesi daha güzeldir. Yoldaş olan perdedar yar nerededir? Ey rabbim! Çıkamaz oldum çukurdan ve artık akşamdır. O yol gösterici nereye gitti ve o mihriban nerededir? Hiç kimse sormuyor ve gördüğümüz sitem kafidir. Derdimizi anlatan o yol gösterici şimdi nerededir? Bu akşamki çengler gönlümüzdeki şarkıdan uzaktır. Gece vakti bizi uyandıran o güzel şarkı nerededir? Mutluluğun zevki için şarap ve saki birer bahanedir. Ne yazık! O geçmiş gençlik şimdi nerededir? Bir gece yüzündeki ışık parıldar, ama Bekleyiş penceresindeki o göz nerededir? Binlerce yiğidin kanını yere döktü. Ey Saye! Nehirin kenarındaki hayhuy nerededir? ...
İran Özgürlük Anıtı Bir Medeniyeti Anlamak* Medeniyetin yaşandığı topraklardayım. Belki şu an bile birçok dünya ülkesinin karanlıkta olduğu bir zaman dilimindeyiz. Elbette bu karanlık dünyada, bir mum gibi dibine ışık veremeyen aydınlık toprakların ışıkları kendi deruniyetlerinde gizlidir. İşte böyle bir hengamede medeniyetin varlığından söz etmenin yeri olacağını sanmıyorum. Ama sözlerim küçük bir nükteyi dahi ifade edebilecekse insanlık adına bunu kendim için bir güven hissi olarak telakki ederim. Neden böyle bir zamanda medeniyetten bahsetmenin yeri değildir düşüncesindeyim? Çünkü aydınlık denilen çağda dahi çağ dışı davranışların yapılması hiç şüphesiz ne medeniyetle ne çağdaşlıkla ve ne de bunun tersi karanlık dediğimiz olgu ve düşüncelerle açıklanabilir. Düşünce ve hislerimizin üzerine divlerin çöreklenmiş olması, insanlığı her geçen gün yiyip bitirmektedir. Böyle bir durumda çözüm odaklı olmak gelecek nesil için bizim yapmamız gereken elzemiyet...
Yorumlar